File Nerelerde Kullanılır? İktidarın, Kurumların ve Vatandaşlığın Gölgesinde Bir Nesne Üzerine Düşünceler
Giriş: Bir siyaset bilimcinin dosya metaforuna bakışı
Her çağ, kendi düzenini dosyalar aracılığıyla kurar. “File” denilen o sade nesne —ister bir klasör, ister bir dijital kayıt sistemi, isterse bir ağ yapısı olsun— iktidarın hafızası haline gelir. Michel Foucault’nun dediği gibi, bilgi iktidardır; dosya ise bilginin cisimleşmiş biçimidir. Devlet, vatandaşını dosyalar; şirket, çalışanını dosyalar; birey, kendini bile dosyalar. Bu yazı, “file nerelerde kullanılır?” sorusunu sadece teknik değil, siyasal bir perspektiften, yani güç, kurum, ideoloji ve toplumsal düzen ekseninde tartışıyor.
Güç ve File: İktidarın Görünmez Kayıt Alanı
Her iktidar, yönetebilmek için sınıflandırır. Dosya burada sadece bir araç değil, aynı zamanda düzeni meşrulaştıran bir pratiktir. Devlet arşivleri, vatandaş dosyaları, güvenlik kayıtları, hatta sosyal medya profilleri: hepsi iktidarın “kim, nerede, ne yapıyor?” sorusuna verdiği yanıtlardır.
Siyaset bilimi açısından file, disiplinin araçlarından biridir; tıpkı Panoptikon’un gözetim kulesi gibi, file de modern toplumun veri gövdesini oluşturur. Vatandaşın dosyalanması, bireyin yönetilebilir hale getirilmesidir. Peki, dosyalanmadan özgür bir yurttaşlık mümkün müdür?
Kurumlar ve Bürokratik Akıl
File kavramının en belirgin yansıması kurumlarda görülür. Bürokrasi, Max Weber’in belirttiği gibi, rasyonel düzenin ta kendisidir. Ancak bu rasyonellik, aynı zamanda duygusuz bir mekanik düzen üretir. Dosya, burada hem düzen hem de mesafe yaratır.
Bir kamu kurumunda veya özel şirkette file; “delil”, “karar”, “görev” ve “sorumluluk” zincirinin halkasıdır. Ne var ki bu zincir, çoğu zaman bireyin sesini boğar. Dosyada yer almayan, yok sayılır. Modern kurumlar böylece file aracılığıyla “görünür olanı” inşa ederken, “görünmeyeni” siler.
Dosya tutmak, sadece bilgiyi korumak değil, aynı zamanda unutuşun da stratejisidir.
İdeoloji ve Dosyanın Sessiz Disiplini
Dosyalar, ideolojik düzenin en sessiz araçlarıdır. Bir ulusun arşivi, aslında onun neye değer verip neyi dışladığını gösterir. Tarih, seçilmiş dosyalarla yazılır; sansür, dosyalanmamış olanın kaderidir.
Dijital çağda bu durum daha karmaşık hale gelmiştir. Artık dosya sadece devletin değil, algoritmanın da elindedir. Veri dosyaları, kullanıcı profilleri, güvenlik logları… Her biri, iktidarın yeni biçimlerinin zeminini oluşturur.
Bugün “file” dendiğinde, bir yandan veri koruma yasaları konuşulurken, diğer yandan küresel platformlar vatandaşların davranışlarını “dosyalayarak” ekonomik ve politik bir denetim ağı örmektedir. O halde şu soruyu sormak gerekir: Veri çağında özgürlük, dosya sahipliğiyle mi yoksa dosyasızlıkla mı mümkündür?
Toplumsal Cinsiyet ve File: Erkek Stratejisi, Kadın Katılımı
Siyasal analizde “dosya tutma” davranışı, erkek egemen düzenin bir yansıması olarak da okunabilir. Erkek akıl, gücü kayıt altına alır; bilgiyle sınır çizer, strateji üretir. Dosya burada kontrolün sembolüdür.
Kadın bakış açısı ise, bu hiyerarşik düzenin ötesinde, iletişim ve etkileşim temellidir. Kadınlar çoğu zaman dosyadan değil, diyalogdan güç alır. Bu fark, siyasal kültürün derin yapısını gösterir:
Erkek siyaset, dosyalarla konuşur; kadın siyaseti, insanlarla. Dosya bu anlamda, erkek egemenliğin düzenleme aracı iken; kadın perspektifi, bu düzenin dışına çıkıp yeni katılım biçimleri önerir. Peki, toplumsal eşitlik için dosya kültürünü dönüştürmek mümkün müdür?
Vatandaşlık ve Dosya Rejimi
Vatandaşlık, dosyayla var olur. Kimlik, vergi, sağlık, eğitim, güvenlik… Hepsi birer dosyada birleşir. Ancak bu düzenin tehlikesi, vatandaşın dosyaya indirgenmesidir. Dosyası eksik olan, varlığı da eksik sayılır.
Modern devlet, bu kayıt sistemiyle rasyonel bir yönetim kurduğunu iddia eder; fakat aynı zamanda “ötekiler”i dosyasız bırakarak görünmez kılar. Göçmenlerin, yoksulların, kimliği tanınmayanların hikâyesi burada başlar. Onların dosyası yoktur —ve bu yokluk, siyasal bir var olma mücadelesine dönüşür.
Sonuç: Dosyasız Bir Toplum Mümkün mü?
File, görünüşte basit bir nesne ama özünde bir iktidar metaforudur. Dosyalar, bireyleri sınıflandırır, kurumları meşrulaştırır, ideolojileri taşır.
Fakat her dosyanın içinde bir sessizlik vardır —dışlananların, unutulanların sessizliği. Siyaset bilimi açısından en önemli soru budur: Bir toplum, dosyaları olmadan kendini nasıl yönetir?
Belki de çözüm, dosyayı yok etmekte değil; dosyayı şeffaflaştırmakta, onu yeniden ortak mülkiyete açmaktadır. Vatandaş, dosyanın konusu değil, yazarı olabildiğinde; siyaset, gerçek anlamda demokratik hale gelir.
Son Söz
Dosyalar sadece belgeleri değil, iktidarın sınırlarını taşır. Soru artık basit: Biz dosyaların içinde mi yaşıyoruz, yoksa onları yeniden yazabilecek kadar özgür müyüz?